İletileri Göster

Bu özellik size üyenin attığı tüm iletileri gösterme olanağı sağlayacaktır . Not sadece size izin verilen bölümlerdeki iletilerini görebilirsiniz


Mesajlar - rotonda

Sayfa: [1] 2 3 4
1
Genital Siğil Tedavisi / Kondilom ameliyatı
« : Kasım 25, 2013, 09:17:34 ÖS »
Kondilom ameliyatı;Makatta kondilom ameliyatı nasıl yapılır. Makatta kondilom Makat çevresi siğilleridir.
HPV, Human Papillomavirus adı verilen bir virüs grubu tarafından oluşturulur.

HPV daima cinsel ilişki ile bulaşır.

Tanı muayene ile konulduktan sonra genital siğil için yerel uygulanacak ilaçla ya da cerrahi olarak tedavi edilebilir.
Geniş lezyonların varlığında bu lezyonlar genel anestezi altında yakılarak ya da ameliyat ile  kesilip çıkarılarak tedavi sağlanır.
.

2
Genital Siğil Tedavisi / Makatta siğil nasıl bulaşır
« : Kasım 25, 2013, 09:14:12 ÖS »
Makat ve genital organ dakiler cinsel yolla bulaşır bu sebeple anal kondilomlar homoseksüel ilişki yaşayanlarda dahasık görülmektedir ancak sadece cinsel ilişkiyle bulaşmaz şöyle ki; bir önce klozete oturmuş kişide kondilom varsa sonraki kişiye virüs bulaşabilir ve hastalık yapa bilir.

3
Genital Siğil Tedavisi / Genital siğil tedavisi sonrası
« : Kasım 25, 2013, 09:12:43 ÖS »
İlk uygulamadan 1 ay sonra hastayı tekrar muayene edilmeli
genital siğil  varsa yeniden uygulama yapmak gerek ve yine bir ay sonra kontrol gerekir.
Kondilom yoksa 2 ay sonra tekrar muayene.

2 ay sonra şikayet olsada olmasada gelmesi istenmesinin sebebi ; hastanın göremeyeceği kadar küçükler varsa erken müdahale önemli olduğu içindir.Yeniden oluşmuşsa tekrar siği tedavisi yapılır , bundan sonraki kontrol ise 3 ay sonradır.

3 ay sonra kondilom  yoksa 6 ay sonra tekrar muyane ve a bir takip sonra yılda bir

4
Genital Siğil Tedavisi / en iyi siğil tedavisi
« : Kasım 25, 2013, 09:08:43 ÖS »
Genital siğil tedavisi nasıl yapılır ? Temel amaç Genital siğilleri yok etmektir.

İlaçla Genital siğil  tedavisi ;
ilaç sürülerek Genital siğiller  kimyasal olarak yanması sağlanır,
bu tedavide iki önemli sorun vardır Genital siğil  yanarken çevredeki ciltte yanabilir,
daha önemlisi makat çevresindekiler yakılır ama makat içindekiler yakılamadığı için çoğalmaya ve büyümeye devam eder.
Aynı durum vajinal siğil içinde geçerlidir.

Krioterapi ,dondurarak Genital siğil  tedavisi  ;

30-60 derecelik gazla kondilomlar Genital siğil  yok edilir,
partik bir yöntemdir ama makat içinde Genital siğil olduğunda uygulama zorluğu ve yaralanmanın gerekenden daha derin olma riski vardır.

Buharlaştırmayla , yakarak Genital siğil ,elektrokoterle kondilom tedavisi;

İnce uçlu koterle  cihazı ile bir şekilde tüm kondilomlar ,Genital siğiller yakılarak yok edilir.


5
Vulva anatomisi; Vulva   dış genital organlara verilen isimdir .
Vulva kansei, Vajina kanserinden biraz daha sık olmakla birlikte yine de nadir görülen bir çeşit cinsel  genital kanserdir.
Vulvada kanser oluşumu görülme yaşı 40-50 yaşlar ve 70 yaşlar olmak üzere 2 yaş grubunda özellikle  pik yapar. Genç yaşta görülenler rahim ağzı  kanserine benzer şekilde HPV virus ile ilişkilidir.
 İleri yaşta görülenler dış genital organ kenseri HPV ile bağlantılı değildir. Bu olgularda daha çok çevresel irritanların ve çevresel faktörlerin rolü olduğu düşünülmektedir.

Vulva kanseri belirtisi nedir;Vulva kanserinin en önemli belirtilerinden biri kaşıntıdır ve tedaviye dirençli olan kaşıntı durumunda yaşlı hastalarda  biyopsi almak gereklidir. Cinsel kanser belirtisi oalarak bunun dışında vulvada renk değişiklikleri ve kızarıklık, ülser, kitle gibi çeşitli cilt lezyonları görülebilir.
Vulva kanseri kesin tanı biyopsi ile konulduğundan vulvada görülen tüm şüpheli durumlarda biyopsi almak tanı koydurucudur.

Vulva kanserinin yarısında erken evrede tanı konabilir.
 Vulva kanseri tedavisi cerrahidir. Erken evre yakalandığında tedavi şansı %90 ları bulabilir. Ameliyat sırasında tümörle birlikte çevre doku ve lenf bezleri çıkarılır. İleri evrelerde genital cerrahiye ek olarak radyoterapi uygulanabilir.

6
Penis kanseri; Penis kanseri  Türkiye'de  nadir  görülmesine karşın, dünya genelinde  ve  bazı ülkelerde %10-20'ye ulaşan insidansı nedeniyle çok önemli bir sağlık sorunu oluşturmaktadır. Genellikle 60. lı yaşlarda görülür. Sünnetsizlik,  ileri yaş ve kötü hijyen bu tümörlerin gelişimindeki başlıca risk faktörleridir.
Smegma nın  yani sünnet derisinin altında biriken sıvının içerdiği özgül kanserojen maddeler bilinmemekle birlikte, sünnet operasyonunun bu karsinojenik etkiyi ortadan kaldırdığı görüşü hakimdir.
Histolojik olarak tüm penis tümörlerinin %95' den fazlası skuamöz hücreli kanserdir. İkinci sıklıkta metastatik penis kanseri  görülür ve çoğunlukla mesane, prostat, böbrek ve rektosigmoid tümör kökenlidir
 Onkoloji merkezinde çalışmayan çoğu ürolog doktor , nadiren penis kanserli hasta tedavi eder. Ayrıca penis tümörü, diğer genito üriner  kanserlerinden daha seyrek görülür ve tedavisi de her yönü ile güçtür.

7
Kolposkopi sonuçları, kolposkopi raporu, kolposkopi yapan doktorlar;Kolposkopi histoloji üzerine kurulmuştur. Kolposkopik muayene sırasında görülen görüntüler serviks epitelinde ve stromada meydana gelen histopatolojik değişikliklerdir. Bu nedenle kolposkopi yapan bir kişinin gördüklerini doğru bir şekilde yorumlayabilmesi için servikal histopatolojiyi çok iyi bilmesi gerekmektedir.
Orijinal skuamöz (çok katlı yassı epitel) epiteli tanımak çok kolaydır. Düzgün, pembe renkli bir görüntüsü vardır. Fizyolojik serum uygulandıktan sonra firkete şeklindeki kapillerleri görmek daha kolay olur. Asetik asit uygulamasından sonra pembe renk değişmez, ancak subepitel kapillerlerin görülmesi daha güçtür. Burada dört tip kapiller yapı bulunmaktadır:
1.Firkete tipi kapillerler. Bunlar terminal damarlar olup, bir çıkan ve bir inen daldan oluşurlar. Çok incedirler ve minik halkacıklar oluştururlar. Epitel yüzeyi kalın değilse, kolposkopik olarak bu halkacıkların tepeleri sık, düzenli noktacıklar halinde görülebilir.
2.Ağ tipi kapillerler. Bazen normal skuamöz epitelin terminal damarları, çok ince kapillerlerin oluşturdukları sık ve oldukça düzensiz ağlar şeklinde karşımıza çıkabilirler.
3.Çift kapillerler. Firkete tipi kapillerlerden bazen iki veya daha fazlası halkacığın tepesinde küçük doruk noktaları veya taçlar oluştururlar.
4.Dallanan damarlar. Bunlar daha büyük terminal damarlar olup dallanmalar gösterirler. Dalların çapları adım adım incelir ve sonunda ince bir ağ oluşturur. Bu damarlar transformasyon sahasında görülür. Retansiyon kistlerinin ve gudde ağızlarının çevresinde lokalizasyon gösterirler.
Kolumnar epitel, villöz veya üzüm  tanesi  şeklindeki  görüntüsü  ile  kolaylıkla
tanınır. Kolumnar epitel tek katlı olduğundan, kapiller içerisindeki kan ona tipik kırmızı renkteki görüntüsünü verir. Asetik asit uygulamasından sonra villuslar beyaz renk alırlar ve daha rahat tanınırlar.Transformasyon sahası skuamöz metaplazi sonucu oluşan sahadır. Orijinal skuamöz-kolumnar sınır ile yeni skuamöz-kolumnar sınır arasında yer alır. Matür metaplastik epiteli orijinal skuamöz epitelden ayırt etmek pek mümkün değildir, ancak açık gudde ağızları, tipik dallanma gösteren damarlar ve retansiyon kistlerinin varlığı ile karakterizedir. İmmatür metaplazi çoğunlukla atipik epitel ile karıştırılır. İmmatür metaplazide epitel aseto-beyazdır, sitolojisi de normal değildir .

8
Kolposkopi ve Biopsi / Kolposkopinin tekniği, kolposkopi şekilleri
« : Haziran 25, 2013, 07:47:09 ÖS »
Kolposkopinin tekniği, kolposkopi şekilleri.Kolposkopik muayenede, günümüzde klasik teknik  ve salin (fizyolojik serum) tekniği uygulanmaktadır. Genellikle bu iki teknik kombine olarak uygulanmaktadır. Klasik teknik, asetik-asit ve Schiller (Lugol) testinden oluşmaktadır.Asetik-asit testi, kolposkopik muayenenin esasını oluşturmaktadır, onsuz kolposkopik muayene düşünülemez. Asetik-asit etkisi bir iki dakika içerisinde oluşur ve birkaç dakika sürdükten sonra kaybolur. Etkinin ortaya çıkma ve devam etme süresi lezyonun ağırlık derecesi ile paralellik gösterir. Uygulamada %3 veya %5'lik asetik-asit kullanılmaktadır. Asetik-asit servikal müküsü denatüre eder, serviksteki epitel değişiklikleri belirgin bir şekilde ortaya çıkar. Asetik-asit etkisi ile kolumnar epitel şişer, gri veya soluk pembe renk alır, orijinal çok katlı yassı epitel (skuamöz) ise subepitel kapiller yapılar nedeni ile pembe renkte görülür. Her iki epitel birbirinden keskin bir sınırla ayrılır, skuamö-kolumnar sınır net bir şekilde görülür birkaç dakika sürdükten sonra kaybolur .
Anormal epitel asetik-asit uygulamasından sonra beyaz renkte görülür (aseto-beyaz epitel). Anormal epitel normal skuamöz epitelden keskin sınırlarla ayrılmıştır, keza farklı anormal epiteller de birbirlerinden keskin sınırlarla ayrılmışlardır. Asetik-asitin anormal epiteldeki bu etkisi nüklear protein veya spesifik sitokeratinlerin miktarı ile ilişki göstermektedir. Anormal epitelde nüklear dansite yüksektir, nüklear dansite yüksek olunca protein konsantrasyonu da yüksektir ve maksimal koagulasyona uğrayarak ışığın epitelden geçmesini engeller. Subepitel damar yapısı görülemez  ve epitel beyaz renkte görülür. Protein konsantrasyonu ne kadar yüksekse aseto-beyaz epitel o derece belirgindir.Schiller (Lugol) testi asetik-asit testinden sonra yapılır. Bu testin esası normal matür skuamöz epiteldeki glikojenin, lugol boyasını tutmasına dayanmaktadır. Anormal epitel lugolü daha az veya hiç tutmamaktadır, keza kolumnar epitel de glikojen içermediği için lugolü tutmaz ve boyanmaz. Glikojen içeren normal matür skuamöz epitel, Schiller solüsyonu uygulandığında koyu kahve veya siyah renge boyanırken anormal epitel ve kolumnar epitel boyanmaz. Schiller testi bize lezyonun ağırlık derecesi hakkında bir bilgi vermez, ancak orada anormal bir epitelin var olduğunu gösterir. Deneyimli kolposkopistler bu testi rutin olarak uygulamamaktadırlar, ancak yeni başlayanların mutlaka uygulaması gereken bir testtir. Asetik-asit testinde gözden kaçan ufak bir lezyonu Schiller testi ile yakalamak mümkündür. Schiller testinin yanlış pozitif sonuçlar verdiğini unutmamak gerekir. Örneğin immatür metaplazide ve konjenital transformasyon zonunda boya tutulmaz. Bazen bu lezyonlar geniş alanları kapsasa da tedavileri gerekmez 
Schiller testinde koyu kahve veya siyah renge boyanan iyod pozitif sahalarla, boyanmayan iyod negatif sahalar (kolumnar epitel, immatür metaplazi, konjenital transformasyon sahası, inflamatuvar lezyonlar ve erozyonlar) normal reaksiyonları oluştururlar. Şüpheli reaksiyonlar ise iyod  negatif (atipik epitel), iyod-sarı (atipik epitel, akantoz) sahalar ve keskin sınırlardır.Salin (fizyolojik serum) tekniği asetik-asit ve Schiller testinden önce yapılmalıdır. Servikal müküs dikkatlice temizlendikten sonra serviks fizyolojik serum ile ıslatılır. Bu yöntemle subepitel damar yapısını daha iyi değerlendirmek mümkündür. Yeşil filtre kullanarak büyük büyültme ile damar yapıları ayrıntılı olarak  incelenir. Histolojik yapı hakkında asetik-asit testine göre daha doğru tahmin yapmak mümkündür, ancak yorumlanması oldukça güçtür, deneyim ister.


9
Kolposkopik Muayene;Kolposkopik muayene belirli bir sistematik içerisinde yapılmalıdır. Uygulamayı yapacak kişi kolposkopi sırasında gördüğü vasküler yapılar, interkapiller mesafe, normal ve anormal dokular arasındaki sınırın renk tonu, lezyonların yüzeylerinin durumu ve normal-anormal epitel arasındaki keskin sınırların önemini ve ne anlamına geldiğini bilmelidir. Muayene anamnez ile başlar, servikal spekulum serviksi travmatize etmeyecek şekilde yerleştirildikten sonra serviks küçük büyültme ile tümüyle incelenir. Önceden smear alınmışsa, yeniden smear almaya gerek yoktur. Önceden smear alınmamışsa, muayenenin herhangi bir aşamasında smear alınabilir. Smear alınırken özellikle kolumnar epiteli travmatize edip kolposkopik muayeneyi zorlaştırabilecek kanamalardan kaçınmak önemlidir. Muayene sırasında şüpheli lezyonların direkt üzerinden smear alınabilir. Servikal müküs temizlendikten sonra sırasıyla salin testi, asetik-asit testi ve Schiller testi uygulanır. Şüpheli görülen lezyonlardan direkt biyopsi alınır, gerekirse endoservikal kürtaj veya endoservikal fırça ile endoserviksten örnek alınır,Kolposkopik muayenede görülen lezyonların ve yapılan işlemlerin dokümentasyonu ile muayene sona erer. Kolposkopik muayenenin    yeterli olabimesi  için  kolumnar  epitelin,  transformasyon sahasının ve orijinal skuamöz  epitelin mutlaka görülmesi gerekir.  Aksi halde kolposkopik  muayene yetersizdir.   Kolposkopi yapan  kişi  deneyimsizse,  her   pozitif sitolojide   endoserviksten   örnek     alması uygundur. Ancak  yetersiz  kolposkopik muayenelerde, kolposkopinin negatif, sitolojnin pozitif olduğu tüm olgularda ve konizasyondan sonra endoserviksten doku veya sitolojik örnek almak şarttır. Servikal neoplazi genellikle transformasyon sahasında atipik metaplazi sonucu gelişmektedir. Premenopoz ve postmenopozdaki kadınların %15-20'sinde skuamöz-kolumnar epitel sınırı servikal kanal içerisine doğru çekilmektedir. Sevikal spekulum ile transformasyon sahası incelenebilir, ancak tam olarak görülmezse endoservikal örnek almak gerekir.

10
Kolposkopi ve Biopsi / Kolposkopi Sırasında Neler Kullanılır
« : Haziran 25, 2013, 07:44:06 ÖS »
Kolposkopi Sırasında Neler Kullanılır;Kolposkopik muayene sırasında bulunması şart olan bir takım aletler ve solüsyonlar vardır. Aletlerin başında serviksin iyi bir şekilde görünmesini sağlamak için çeşitli boyutlarda otomatik ve non-otomatik spekulumlara gereksinme vardır. Servikal müküsü temizlemek ve daha sonra değişik solüsyonları servikse uygulamak için küçük pamuk tamponlar, tamponları tutmak için uzun anatomik pensetler, tenakulumlar; servikal kanalı görebilmek için servikal spekulum; servikal kanaldan örnek alabilmek için ince keskin küret veya servikal fırça; saptanan lezyonlardan biyopsi almak için çeşitli keskin uçlu biyopsi aletleri veya loop diatermi cihazı; küçük ince kancalar, tek dişli tenakulum ve histerometre kolposkopi odasında bulunması gereken temel gereçleri oluşturmaktadır.
Kolposkopik muayene sırasında bulunması gereken başlıca solüsyonlar: serum fizyolojik, %3 veya %5'lik asetik-asit, Lugol solüsyonu, Monsel's solüsyonudur.

11
Kolposkopi ve Biopsi / Kolposkopi Cihazı, Video Kolposkopi
« : Haziran 25, 2013, 07:43:12 ÖS »
Günümüzde değişik tiplerde kolposkopi cihazları kullanılmaktadır.  Bu cihazlardaki major gelişmeler ışık kaynağında, fiberoptik kablolarda ve optik sistemlerinde görülmektedir, ancak temel prensip aşağı yukarı tümünde aynıdır. Kolposkopi cihazı genellikle serbest hareket edebilen bir sehpa üzerine monte edilmiştir, fakat aynı zamanda muayene masasına veya duvara monte edilen tipleri de bulunmaktadır. Odak uzaklığı 200 – 300 mm  arasında değişmektedir. Bu mesafe kolposkopik muayenenin rahatlıkla yapılmasına olanak vermektedir. Video kamera ve vasküler yapıların daha iyi tanımlanmasını  sağlayan yeşil filtrenin cihaza ilave edilmesi tercih edilmektedir.

12
 Kolposkopi Ne Zaman Yapılır, Kolposkopi Endikasyonları; Kolposkopi Anormal servikal sitoloji nedenini araştırmak, kolposkopinin en başta gelen endikasyondur, ancak endikasyonları sınırlamak mümkün değildir; klinik olarak şüpheli görülen tüm lezyonların veya her hastanın rutin kolposkopik muayenelerini de birer endikasyon olarak kabul eden ekoller veya hekimler bulunmaktadır.
Yapılan her jinekolojik muayenede kolposkop ile bakılmasını önerenler vardır, ancak bu her zaman mümkün olmamaktadır. Bazı ülkelerde kolposkopi tarama yöntemi olarak uygulanmaktadır, ancak pahalı bir yöntemdir ve deneyimli kolposkopistlere gereksinme vardır.
Pozitif sitoloji kolposkopinin en önemli endikasyonu olup her pozitif sitolojinin mutlaka kolposkop ile araştırılması gerekmektedir.
Muayenede şüpheli lezyon saptandığında smear sonucunu beklemeden kolposkopik inceleme yapılmalıdır.
Vulva ve vagina lezyonlarına servikal lezyonların eşlik edebileceğini, intraepitelyal neoplazilerin multisentrik olabileceğini düşünerek bu gibi lezyonlarda da serviksin kolposkopik olarak araştırılması gerekmektedir

13
Kolposkopi ve Biopsi / Kolposkopi
« : Haziran 25, 2013, 07:39:47 ÖS »
Kolposkopi,Günümüzde vulva, vagina ve özellikle  servikal patolojilerin, rahim ağzının  aydınlatılmasında kullanılmaktadır. Serviksin kolposkopik muayenesinde görülen görüntüler, serviks epitelinde ve stroma ında meydana gelen histo patolojik değişikliklerdir. Bu nedenle uygulamayı yapan kişinin servikal sitoloji ve histopatolojiyi çok iyi bilmesi gerekmektedir. Kolposkopi ilk kez 1925 senesinde H Hinselmann tarafından vulva, vagina ve serviks inspenksiyonu nun daha iyi yapılabilmesi için kullanılmaya başlamıştır. Asıl  amacı serviks kanserini çok erken dönemde teşhis etmek olmuştur, 1960'lı yılların başından itibaren İngilizce konuşan ülkelerde kullanılmaya başlamış ve günümüzde jinekolojinin vazgeçilmez bir tanı yöntemi olarak hak ettiği yerini almıştır. 

14
Kolposkopi ve Biopsi / kolposkopi nedir
« : Haziran 25, 2013, 07:37:41 ÖS »
Jolposkopi nedir;   Kolposkopi basit bir alettir, incelenen alanı genellikle 6  ve 40 kat büyütür, uygulaması son derece kolay dır. Ancak uygulayıcı kolposkopik görüntü lere aşina olmalıdır, uygulamadaki küçük hatalar büyük yanlışlara neden olabilir. Kolposkopi kesin bir tanı yöntemi değildir, kesin tanı ancak dokunun histo patolojik incelenmesinden sonra konur. Kolposkopi nin temel amacı hedef lezyondan biyopsi alınmasını sağlayarak yanlış negatif sonuçların ortaya çıkmasını ve gereksiz konizasyon operasyonlarını önlemektir.

15
HPV Aşısı / Rahim Ağzı Kanseri yan Etkisi Var Mı
« : Haziran 21, 2013, 10:29:25 ÖS »


Rahim ağzı kanseri kadınlar arasında ikinci sıklıkta görülen kanserdir. Dünyada heryıl yaklasık olarak 500 000 kadına rahim ağzı kanseri tanısı konulmakta ve her yıl yaklasık 250 000 kadını bu hastalık nedeniyle kaybetmekteyiz.Her yıl 250.000 kadın rahim ağzı kanserinden ölüyor.Rahim ağzı kanserlerinin yaklasık olarak % 99.7' sinden Human Papilloma Virus HPV  sorumludur. Erkek veya kadının çok sayıda seksuel partnere sahip olması, çok doğurmuş olmak, sigara kullanımı, bağışıklık sisteminin yetersiz veya baskılanmış olması, düşük sosyoekonomik seviye gibi faktörler rahim ağzı kanseri ve öncül hastalıkların olusumunu kolaylastırır.  Rahim agzı kanserinin sebebi olan HPV 'nin  120'ün üzerine alt tipi olup, yaklasık olarak 40 tipi insanda genital bölgede enfeksiyona sebep olabilmektedir.
Rahim agzı kanserine sebep olan tipler yuksek riskli onkogenik alt tipler  (HP Vtip16,18,31,33, 45…yaklaşık 15 alt tip). olarak adlandırılırlar ve rahim agzı kanserinin öncü lezyonları olan servikal intraepitelyal neoplazi  neden. HPV'nin bulasma sekli cogunlukla cinsel yolla olmakla beraber, ciltten cilde veya ciltten mukozal bölgelere temas ile de bulasabilmektedir. Bu nedenle condom  prezervatf  kullanımı HPV bulaşmasını engellemek için % 100 koruyucu değeildir. Cansız objelerden bu virüsün insana geçişi kanıtlanamamıştır.Rahim agzı kanserinin en önemli belirtileri bazan kötü kokulu ve bazen kanlı vajinal akıntı, cinsel ilişki esnasında veya sonrasında kanama, kasıklarda agrı, düzensiz vajinal kanama ve özellikle ileri evrelerde karında şişlik, böbrek ve barsak problemleri şeklinde sıralanabilinir.Tüm kanserlerde olduğu gibi rahim agzı kanserinde de en önemli etken erken teşhistir. Erken tanı için yıllık mutlaka jinekolojik muayene olunmalı ve pap smear testi yaptırılmalıdır. Pap smear testi, rahim agzından fırça yardımı ile toplanan hücrelerin cam üzerine yayılarak sitolojik incelenmesi ile yapılmaktadır. Düzenli yapılan pap test sonucunda rahim agzı kanseri henuz öncül lezyon asamasında tespit edilebilir. Pap smearde şüpheli lezyon  tespitinde kolposkopik inceleme (rahim agzının bir çeşit kamera ile büyütülerek ve çeşitli kimyasallar kullanılarak incelenmesi) sonrasında gerekirde bioypsi alınarak tanı netleştirildikten sonra  erken mudahale ile cogu zaman rahime dokunulmadan ve cocuk dogurabilme yetenegi etkilenmeden tedavi edilmesi mumkundur.Rahim ağzı kanserinden korunmanın en iyi yöntemi yıllık düzenli jinekolojik muayene ve pap test yapılmasıdır. Ayrıca düzenli cinsel yasam, tek cinsel partner, doğum kontrol yöntemi olarak kondom kullanımı, sigara kullanılmaması rahim ağzı kanseri riskini azaltan faktörlerdir.  Özellikle HPV enfeksiyonu bulasmamıs bayanlarda ise, en onemli korunma  yontemi HPV aşısıdır. Amerikan yiyecek ve ilaç komisyonu tarafından (FDA) onaylanan iki tane rahim agzı kanseri aşısı ülkemizde de uygulanmaya baslamıstır. Özellikle ve öncelikle henüz cinsel aktivitesi başlamamış kızlara uygulanımı önerilmiştir. Yapılan ası ile rahim agzı kanseri riski %70-80  oranında azaltılmaktadır. Günümüzde rahim ağzı kanserinin  %70' ine  neden olan  tip 16 ve 18'e  karşı HPV aşısı uygulaması yapılmaktadır. Piyasada olan iki tip aşıda da bu yüksek riskli tiplere karşı koruma sağlanırken sadece birinde en sık genital siğil (kondilom)  nedeni olan HPV tip 6 ve 11 e karşı da bağışıklık sağlanmaktadır.  Hangi aşının yapılacağı konusunda hekiminiz ihtiyaçlarınız doğrultusunda karar verecektir. HPV aşıları da diğer aşılar gibi koldan kas içine uygulanmakta olup önemli bir yan etkisi yoktur.  HPV aşılarının ilk yapıldığı zamandan bugüne 8 yıllık çalışma sonuçlarında aşıya bağlı ciddi komplikasyon görülmemiş ve çok yüksek oranda başarı saptanmıştır. Altı ay içinde yapılan üç doz aşı ile bu güne kadar yapılan çalışmalarda 8 yıl kesin koruma sağlandığı, matematiksel bir hesaplamayla bu koruyuculuğun 25 yıl olacağı ve büyük olasılıkla ilerleyen dönemdeki çalışmalar sonrasında aşının ömür boyu korunma sağlayabileceği tahmin edilmektedir. Ancak aşı uygulansa bile yıllık pap testler duzenli bir sekilde yaptırılmalıdır. Cinsel aktiviteye baslanması ile beraber yıllık pap test, uygunsa ası uygulaması, duzenli cinsel yasam ile rahim agzı kanserinden korunmak mumkundur. Ülkemizde HPV yayılımı Amerika ve Avrupa'ya oranla daha düşük seviyelerde olsa da, hızla yayılımı artmakta ve gerekli önlemler alınmazsa ilerleyen yıllarda rahim ağzı kanseri görülme oranları ve buna bağlı olarak ölüm oranlarında artma olacağı şüphesizdir.

Aşı uygulamaları, özellikle jinekolojik muayene ve beraberinde düzenli smear taramalarının Rahim ağzı kanseri oranlarını ve bu hastalıktan kaynaklanan ölüm oranlarını son derece azaltacağı düşüncesindeyim.

Sayfa: [1] 2 3 4