Erkelere HPV Aşısı

[hpv]

Erkekler için de HPV aşısı geliyor. Lee Moffitt Kanser Merkezi tarafından yapılan çok merkezli bir çalışmaya göre, dört suştan oluşan HPV virüsü aşısı erkeklerde de genital siğillerin, kondilomların  %90 oranında önleyebiliyor. Genç erkek popülasyon unda %66 oranında etkinlik saptanan dört yıllık  uluslararası klinik çalışma, profilaktik tedavi olarak uygulanan HPV aşısı nın erkeklerde etkili olduğunu gösteren ilk çalışma olma özelliğini de taşıyor.
Kaliforniya Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Joel Palefsk ve Lee Moffitt Merkezi uzmanı Dr. Anna  Giuliano, bunun cinsel yolla bulaşan hastalıklar konusunda tüm dünya için heyecan verici bir gelişme olduğunu ve erkekleri genç yaşta aşılayarak genital siğilleri büyük ölçüde önleyebileceklerini belirtti. Genital siğil ler, rahim kanseri gibi yaşamı tehdit eden bir hastalık olmaktan ziyade rahatsız edici olarak görülür. Dr. Palefsk  bu siğillerin gençler arasında yaygın olduğunu ve gençlerin bu nedenle depresyona girdiğini, özgüvenlerini yitirdiklerini ve kendilerini toplumdan soyutladıklarını vurguladı.
Çift kör tasarımlı çalışma 18 ülkede 71 merkezde 16-26 yaş arası 4065 sağlıklı erkek üzerinde yapıldı.
 Bu hastaların % 85'inin cinsel partneri kadın, geri kalanların erkekti. HPV  maruz kalmadan önce çalışmanın başında test edilen erkeklere  HPV 6,  11,  16  ve 18 suşlarını içeren aşı yapıldı veya plasebo verildi.
Anal veya genital siğil veya lezyon öyküsü olan hastalar çalışmadan dışlandı. Daha sonra aşının etkinliği ni değerlendirmek üzere katılımcı lar 3 yıl içerisinde 6 kere kontrole çağrıldı. Siğil leri önlemenin yanı sıra  aşı maruziyet öncesinde katılımcıların % 86'sında HPV dirençli enfeksiyonları da etkili bir şekilde önledi.
HPV aşısının erkeklerde işe yaradığını gösteren ilk çalışma; Çalışmanın bu alanda yapılan ilk kapsamlı araştırma olduğunu belirten Dr Giuliano, artık erkeklerin de aşılanabileceğini söyledi, erkeklerin aşılanması HPV'nin kadınlara bulaşma oranını da azaltacak ve genel popülasyondaki virüs insidansını düşürecektir dedi. Bu aşı sayesinde erkeklerde HPV enfeksiyonun yanı sıra genital, anal ve gırtlak kanserinin de önlenebileceğini düşünüyoruz. Ancak bu varsayımların klinik çalışmalarda doğrulanması gerekiyor” dedi.Yapılan uluslararası çalışmaya Amerika 'daki dört tıp merkezinden hekim ve hastalar katıldı.

[taks]

Serviks kanseri nin, human papilloma virus  HPV) un onkojenik türleri tarafından meydana getirildiği bilinmektedir. HPV enfeksiyonu cinsel yolla bulaşan bir hastalık tır ve üreme organlarının en sık görülen viral enfeksiyonu dur.
Serviks kanseri vakaları nın pratik olarak %99 u HPV enfeksiyonu ile ilişkilidir. ,
Virusun erkekte ve kadında kanser oluşumuna-  penis, vulva, vajina iç yüzü, serviks, anüs, rektum- yol açan 40 türü vardır ve bunlar arasında 16 ve 18 numaralı genotipleri serviks, vulva, vajina ve penis derisi kanserleri yönünden en fazla potansiyeli olan türler idir. Ayrıca düşük riskli türler olan HPV 6 ve HPV 11 genotipleri de düşük dereceli servikal displazi lerin önemli bir bölümünün ve genital siyil lerin  % 90 kadarının nedeni olarak bilinmektedir. HPV enfeksiyonu en fazla 16 ile 20 yaşlar arasında görülür. Enfeksiyon çoğunlukla kendiliğinden iyileşir, ancak bazan tam olarak iyileşmez ve servikste prekanseröz lezyonlar ın oluşumuna yol açabilir.
 Bu durum uygun şekilde tedavi edilmezse 20-30 yıllık bir süre içinde serviks kanseri ne dönüşür. İnatçı  enfeksiyon döneminde prekanseröz lezyonların saptanması serviks kanserinden korunma bakımından çok önemlidir ve uzun yıllar boyunca en temel koruyucu yaklaşım olarak uygulanmıştır. HPV bulaştırıcılığı yüksek olan bir virustur. Enfeksiyon sıklığı cinsel yaşamın başlamasını izleyen yıllarda hızla artar.
HPV enfeksiyonundan sonra serviks kanseri gelişmesibakımından immün süpresyon, multiparite,  genç yaşta doğumyapma, sigara kullanımı, uzun süreli hormonalkontraseptif kullanımı ile cinsel yolla bulaşan diğer bazı hastalıkların chlamidia trachomatis ve herpesvirus simplex2 enfeksiyonu olması etkili olmaktadır.

serviks kanserinde de erken tanının yaşam süresi ile yakın ilişkisi vardır.
 Preinvazif olgularda 5 yıllık yaşam yüzdesi 100 olurken bu değer erken lokalize tümörlerde % 92, lokal yayılım durumunda % 49, uzak metastaz durumunda ise % 15 dolayındadır.